DİNİN DİREĞİ NAMAZ
Camilerin şehirlerimizi süslediği ve “Elhamdülillah Müslümanım” demekten gurur duyan insanlarız.
Ama ne yazık ki, ezanlar günde beş vakit okunduğu halde, kulaklarımızın işitmediği günler geçirebiliyoruz.
Bize verilen sevmediğimiz işleri, “ne yapayım emir kuluyum” diyerek yerine getirirken; bizi yoktan var eden Allah’a (c.c)
neden hiç kulluk etmiyoruz?
Aşımızı, kanımızı, canımızdan çok sevdiğimiz evlatlarımız ve sayamayacağımız sayısız nimetleri, bizim için var eden Rabbimiz ibadet edilmeye layık değil mi?
“… şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.” (Bakara/45)
“…namazı’ da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alı koyar.” (Ankebut/45)
Müslümanın, bir vakit namazı kılmadan geçirmesi, başına gelen en büyük felakettir.
Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır. (Ta-ha/132)
Günler namazsız geçerken, ruhumuz gıdasız nasıl yaşıyoruz?
Namaz dinin direğidir. Her kim namazını kılarsa dinini ayağa dikmiş olur.
Kimde onu terk ederse dinini yıkmış olur. (Hadis-i Şerif)
Namaz Müslümanın alameti, imanın en büyük göstegesidir.
“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse, mutlaka kurtuluşa erer.” (Ala/15)
Bir zamanlar ezanlar susmasın diye yedi düvele meydan okuduk. Ne oldu bizlere, şimdilerde ezana kulağımız tıkalı, camilerin yolunu unuttuk.
“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan böyle kimseler yarat.
Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim/40)